Aşkelon, İsrail’in Güney bölgesinde bulunan bir sahil şehridir. İsrail’in başkenti Tel Aviv’in 50 km güneyinde, Gazze Şeridi’nin 13 km kuzeyinde bulunmaktadır. İşte Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi dizisinde bahsedilen Askalan şehrine dair bilgiler…
Askalan önemi nedir?
Askalan ve Gazze’yi ‘iki gelin’ olarak tanımlamıştır. Bu kapsamda Hz. Ömer’in yazdığı mektup üzerine Muvaiye’nin burayı fethettiği bilinmektedir. Askalan, aynı zamanda Müslümanlar’ın en son fethettikleri Filistin şehirlerinden birisi olma özelliği taşınmaktadır.
TDV İslam Ansiklopedisi’nde Askalan ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır:
Yafa’nın 60 km. güneybatısında bulunan Askalân Tevrat’ta Aşkelon adıyla geçer. Helenistik, Roma ve Hıristiyanlık devirlerinde dinî ve ticarî hayatta önemli bir yere sahip olan Filistin’in önde gelen şehirlerinden biri idi. “Suriye’nin gelini” (Sponsa Syrine, Arûsü’ş-Şâm) lakabıyla meşhur olan Askalân müslümanların en son fethettikleri Filistin şehirlerindendir. Hz. Peygamber de Askalân’ı “iki gelinden biri” (diğeri Gazze) olarak tavsif eder (bk. Müsned, III, 225). Hz. Ömer, Kaysâriye’yi fetheden Suriye Valisi Muâviye’ye yazdığı mektupta Filistin’in geri kalan yerlerinin fethine devam etmesini emretmiştir. Bu emir üzerine Muâviye 19 (640) yılında Askalân’ı fethetti ve oraya askerî birlikler yerleştirdi. Diğer bazı rivayetlerde ise Amr b. Âs’ın daha önce burayı fethetmiş olduğu, ancak Askalân halkının Rumlar’ın (Bizanslılar) kendilerine yardım etmeleri üzerine yapılan antlaşmayı bozmuş oldukları ve Muâviye’nin burayı Hz. Ömer’in vefat ettiği 644 yılında yeniden fethettiği bildirilmektedir. Hz. Ömer ve Hz. Osman Askalân’ı bazı kimselere iktâ etmişlerdi. Rumlar Abdullah b. Zübeyr zamanında Askalân’ı yıktılar ve halkını da oradan çıkardılar. Abdülmelik b. Mervân halife olunca şehri yeniden inşa ve tahkim etti; ayrıca buraya birçok insan yerleştirerek onlara toprak iktâ etti. Abbâsî Halifesi Mehdî’nin 772’de burada bir cami ve minare yaptırdığı, kazılarda bulunan kitâbelerden anlaşılmaktadır.
Askalân Suriye ile Mısır arasında bir geçit vazifesi gören oldukça büyük ve önemli bir ticaret merkezi idi. Mısır’a denizden veya Gazze sahil yolundan kolayca ulaşılması sebebiyle bu ülkeyle olan ticarî ilişkileri daha fazla gelişmişti.
Askalân Fâtımîler’in hâkimiyetine geçince ayrı bir önem kazandı ve burada bir darphâne ile bir tersane kuruldu. Suriye ve Filistin’in diğer sahil şehirlerinin Selçuklular’ın eline geçmesine rağmen Askalân Fâtımîler’e bağlı kaldı. Haçlı ordusu 1099 yılında Kudüs’ü işgal edince Fâtımî kuvvetleri Askalân’a çekildi. O sırada bu şehrin de Haçlılar’ın eline düşeceği zannedilmişti; ancak Haçlı ordusu içindeki ihtilâflar şehrin müslümanlar elinde kalmasını sağladı. Askalân bir buçuk asır zarfında, Haçlılar’la Mısırlı müslümanlar arasında bir sınır şehri ve Haçlılar’a karşı düzenlenen akınların askerî merkezi oldu. 1153 yılında Kudüs Kralı III. Baudouin, yedi aylık bir kuşatmadan sonra karadan ve denizden yaptığı hücumlarla Askalân’ı ele geçirdi. Selâhaddîn-i Eyyûbî, 1187’de Hittîn Savaşı’ndan sonra diğer Filistin kaleleri gibi Askalân’ı da geri aldı. Ancak 1191 yılında Arsûf Savaşı’ndaki mağlûbiyeti üzerine, İngiltere Kralı Richard’ın eline geçmemesi için Askalân’ın tahrip edilmesini emretti. Müslüman halk Suriye ve Mısır’a, yahudilerle hıristiyanlar da Kudüs’e gittiler. Askalân 1247’de yeniden müslümanların eline geçti. Daha sonra Memlük Sultanı I. Baybars, 1270 yılında Haçlılar’ın işgali ihtimaline karşı şehrin bina ve surlarını tamamen yıktırdı ve bir daha iskân edilemeyen şehir zamanımıza kadar bir harabe halinde kaldı. Bugün yahudilerin işgali altında bulunan bu bölgede Tel Aşkelon adıyla yeni bir yerleşim merkezi kurulmuştur.
Askalân eski ve orta çağlarda çınar ve ceviz ağaçları, zeytinlikleri, kınası ve adını buradan alan bir nevi sarımsağıyla (ascalonia cepa) meşhurdu. Belh’te de Askalân adlı bir köy vardır.